YAĞLANMA İLE BAŞLIYOR, NAKİL İLE SONUÇLANABİLİYOR!
Karaciğer sağlığımız kırmızı alarm veriyor!
Türkiye canlı vericili karaciğer nakli başarısında 1. sırada
Karaciğer yağlanmasında ilaç tedavisi yok; ama!
Nakil aşamasına gelmeden karaciğerinizi koruyun!
YAĞLANMA İLE BAŞLIYOR, NAKİL İLE SONUÇLANABİLİYOR!
Vücudumuzun en büyük organı olan karaciiğerimiz, toksik maddeleri temizlemekten enerji kaynaklarını depolamaya, enzim, protein ve kan pıhtılaşma faktörlerini üretmekten sindirim ve metabolizma sistemlerinin çalışmasını sağlamaya dek sayısız hayati işlev üstleniyor! Ama tüm bu önemine rağmen ne yazık ki karaciğer sağlığına gerekli özenin gösterilmediğini ve son yıllarda karaciğer hastalıklarının görülme sıklığının arttığını belirten Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Organ Nakli Merkezi’nden Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Hamdi Karakayalı “Karaciğer sağlığımız için; dengeli ve sağlıklı beslenmek, katkı maddeleri içeren işlenmiş gıda ve alkolden uzak durmak, fazla kilo ve obezite ile mücadele etmek, hareketli bir yaşam tarzını benimsemek, gereksiz ilaç kullanmaktan kaçınmak, piyasada kontrolsüz şekilde satılan ve içeriği tam olarak bilinmeyen zayıflama çayları gibi muhtemel toksik maddelerden uzak durmak, temizlik ve hijyene dikkat etmek son derece önemlidir” diyor. Ülkemizin canlı vericili karaciğer naklinde ise başarısıyla dünya listesinde ilk sırada yer aldığını belirten Prof. Dr. Hamdi Karakayalı, yağlanmadan siroza ve nakile gidebilen süreci ve karaciğer naklinde son gelişmeleri anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.
Sağlıksız beslenmeden hareketsizliğe, alkol tüketiminden fazla kiloya dek günlük yaşantımızda yaptığımız bazı yanlışlar, vücudumuzda hayati rol oynayan karaciğerimizi hızla yıprandırıyor. Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Organ Nakli Merkezi’nden Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Hamdi Karakayalı “Vücutta yağlanma arttıkça karaciğer hücrelerinde de damlacık şeklinde yağ birikiyor ve karaciğer toplam ağırlığının yüzde 30 ve daha fazlası yağ hücrelerinden oluşana kadar sinsice ilerliyor, belirti göstermiyor hatta kan tahlillerinde bile görünmüyor. Yağlanma arttıkça hepatit denilen karaciğer iltihaplanması, ardından karaciğerin giderek sertleşip normal yapısını kaybetmesiyle siroza dönüşüyor. Sadece obezite değil, alkol tüketimi de aynı senaryoya neden olarak karaciğeri yağlandırıp, işlev kaybı ve karaciğer yetmezliğine neden olabiliyor. Uzun süreli ve aşırı alkol tüketenlerin yüzde 90’ında karaciğer yağlanması görülüyor, bu şekilde alkol kullanımının devamı da yüzde 20 olasılıkla siroza yol açıyor” diyor.
Son aşamada nakilden başka çare kalmıyor
Karaciğer yağlanmasının bilinen bir ilaç tedavisi olmadığına dikkat çeken Prof. Dr. Hamdi Karakayalı, buna karşı alınacak bazı önlemlerle karaciğerin kendini yenileme özelliğine sahip bir organ olduğunu belirterek sözlerine şöyle devam ediyor: “Alkol tüketimi, bilinçsiz ilaç ve reçetesiz ürünler gibi kötü alışkanlıklarından kurtulup, sağlıklı beslenme ve düzenli egzersiz ile kötüye giden süreç durdurulabilir. Ancak bunun için geç kalınmamalıdır çünkü karaciğerin yapısı bozulup siroz geliştiğinde artık geri dönülemez ve bu aşamadaki birçok hasta için tek umut hastalıklı karaciğerin çıkarılarak yeni ve sağlıklı bir karaciğer nakledilmesidir.” Öte yandan her yıl siroz hastalarının yüzde 2-3’ünde karaciğer kanseri gelişme riski bulunduğunu ancak zamanında tanı konulursa bu hastaların karaciğer nakli ile hem siroz hem de kanserden kurtulabildiğini vurgulayan Prof. Dr. Hamdi Karakayalı, ülkemizde, tedavisi için karaciğer nakli dışında bir ümit kalmamış ve bağışlanacak bir organı bekleyen, Sağlık Bakanlığı Organ Nakli Bekleme Listesi’ne kayıtlı 2 bin 600 hasta bulunduğunu söylüyor. Prof. Dr. Karakayalı “Organ bağışı ihtiyacı karşılamaya yetmiyor ve hastaların çoğu bekleme sürecinde ne yazık ki hayatını kaybediyor, bu sırada listeye sürekli yeni hastalar ekleniyor. Buna karşın donör bulan hastaların tedavi edilmesini sağlayan canlı vericili karaciğer nakli sayılarına bakıldığında ülkemiz 1. sırada yer alıyor” diyor.
Çapraz Nakil ile 2 hastaya eşzamanlı nakil yapılıyor
Nakil aşamasında farklı teknikler uygulanıyor. Örneğin “Domino Nakil” tekniği özel bazı hastalıklarda nakil sırasında hastadan çıkarılan karaciğeri, bir başka hastaya naklederek kişinin yaşamına devam etmesini sağlıyor. Canlı vericiden alınacak olan karaciğer kısmının hastaya küçük gelmesi ve aynı durumda ikinci bir verici adayının da olması durumunda, “Dual Nakil” tekniğiyle her 2 donörün karaciğer parçaları aynı anda alıcıya naklediliyor ve sorun çözülüyor.
Ayrıca uygun eşleşme sağlandığında “Çapraz Nakil” yöntemiyle, kan grubu uymayan hastaların vericilerini birbirleriyle değiştirerek 2 hastaya eşzamanlı olarak karaciğer nakli yapılabiliyor. Bütün bu çözüm üreten gelişmelerin temelinde ise giderek artan tecrübe, bilgi birikimi ve hastane genelinde sağlanmış olan uyumlu ekip çalışması yatıyor.
Eskiden hayal olan tıbbi gelişmeler yaşanıyor!
Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Hamdi Karakayalı, karaciğer naklinde ülkemizde kısa zaman önce hayal bile edilemeyecek ameliyatların, günümüzde başarıyla uygulandığını vurgulayarak “Özellikle canlı vericili nakil tecrübesi geliştikçe eskiden nakil şansı olmayan pek çok durum için yeni yöntemler uygulanıyor. Kapalı laparoskopik hatta robotik yöntemlerle tedavi başarıyla yapılabiliyor. Beklenen yaşam sürelerinin aylar hatta haftalar ile sınırlı olduğu ileri evre karaciğer kanserlerinde, önce tümör küçültücü tedaviler uygulayıp, arkasından yaptığımız karaciğer nakilleri ile hastanın yıllarca siroz ve tümörden kurtulmuş olarak yaşamasını sağlıyoruz” diyor.
Yorum gönder